14 Temmuz 2011 Perşembe

Mehmet Öz ve küçük çocuk ya da Who wants to live forever Allahaşkına

 Geçenlerde Mehmet Öz'ün gazetede bir mülakatını okudum. Okuduktan sonra da ''Bu kadar insan manyak mı yahu, bu adama niye bu kadar tapınıyorlar'' dedim. Dedim mi, dedim vallahi.  Neyse bu abiye bi parantez açalım. Açmamın nedeni uzunca özgeçmişini yazmak için değil elbet, bendeki Mehmet Öz'ü anlatmak için. Bir kere bana anlattığı bazı şeyler konusunda uzun uzun diretmesi sıkıcı geliyor. Milletçek anladık haftada dört kere seks yapılacak. Aklıma gelmemiş bak, yapamayanlar ne yapsın diye soru atmak. Belki onların da günde beş öğün sarmısak çiğnemeleri gerekecektir. Çünkü sarmısakta .............  Sarmısak elbette benim kafamdan attığım birşey de, en az beş insanı da buna inandırabileceğimi biliyorum. İşe bu nedenle de Mehmet Öz'ün de bazen bu kafada olduğunu düşünüyorum. Tamam Oprah'ın şovuna çıktın, ama hiç konuşamadığın Türkçenle gelip buranın da ekmeğini toplama bari. Bırak başkaları toplasın.

 Aslında bahsetmek istediğim başkaydı da konumu dağıttım. Küçük Mehmet'i Noel Baba'ya götürmüşler bir Noel öncesi. Bunun önündeki çocuğa Noel baba sormuş büyüyünce ne olacağını, çocuk da bilmiyorum, düşünmedim diye cevap vermiş. Bizim Mehmetçiği almış mı bir helecan. Çünkü o da düşünmemişmiş. Bunu gören doktor babası hemen çekmiş bizimkini köşeye ve demişki '' Sen asla ben bilmiyorum demeyeceksin, kararsız olmayacaksın'' İşte o yaşta Mehmet doktor olmaya karar vermiş falan filan. Gururla bu hikayeyi anlatıyor da ben diğer çocuğu daha saygıdeğer buluyorum. İşte ben de belki bu sebeple Birlik ilköğretim'de çalışıyorum. Neyse, bu adamın hikayesi de böyle. Yazarken ayrı, imla düzeltirken ayrı bunaldım. Sosyal içerikli yazım olmadı demem diye yayınlıyorum ama.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder