17 Mart 2012 Cumartesi

Moda geçici insanlık kalıcıdır.

İnsan korkunç bir kabustan uyanınca eski ayarlarına kolay kolay dönemiyor. Hatta sormadan da edemiyor, tüm bunlar bilinçaltımda ne arıyor diye. Bu aralar Jung, kolektif bilinçaltı derken rüyalarım keşmekeş oldu. Bir Norveç'teyim  bir Newyork'ta. Neyse, bu başlık da yine bir rüya üretimi. Uyanırken mırıldanıyordum. Brrrr

11 Mart 2012 Pazar

Salinger'la ilk tanışmamız üniversite yıllarına denk geliyor. Titrek bacanak ve Gönülçelen'li yıllara yetişemedim. Gerçi o çevirilerin de hayranı çok; ancak kitabı hem orjinalinden hem çevirisinden okuduğum için rahatlıkla Coşkun Yerli'nin iyi bir iş çıkardığını söyleyebilirim. Tabii konu bu mu; hayır değil.  Salinger'ın ne kadar haklı olduğu. Hangi konuda mı? Münzevi hayata çekilme konusunda. Yirmili yaşlarda insan bu geri çekilişe bir anlam veremeden hadsizce ''bencillik'' de diyebiliyor , dedim de. Şimdi insanoğluyla tanıştıkça, bazen kendini de bir başkası için korkunç şeyler düşünürken bulduğumda da Salinger aklıma geliyor. Yıllarca sadece birkaç kişiyle görüşüp, herkesten kaçıp, kitap yazmayı bırakışı elbette sadece benim hissettiğim naifçe duygulardan kaynaklanıyor olamaz; ama bunların tetiklediğini kısıtlı sayıda röportajlarından biyografilerinden anlayabiliyorsunuz. Otuzlarımdaki Salinger'ın tadı başka, kendimce bu kaçışın nedenini daha iyi anlıyorum. Salinger hakkında kısaca yazılmış bir yazı da burada! http://www.afilifilintalar.com/salinger-bir-munzevinin-hayati