17 Nisan 2014 Perşembe

Sabah akşam kafamda cümlelerimle dolaşıp buraya yazmamak büyük bir beceri sanırım. Ne zaman yazıcak olsam burayı ağlama duvarına çeviriyorum. Oysa ki arkadaşlarını güldürebileen de bir insanım, kendini methetmek gibi olmasın. En son bi Japona gönül verdiğimi burda yazmış mıydım acaba? Sanmıyorum. Kendisi bilse kalp krizi geçirir ölür diye tahmin ediyorum. Böyle alışılmadık ani Türk kıroluklarına alışık değildir bence. Ben de değilim aslında; ama ne bileyim hayatıma bir renk getirme, acaba o da bana bakıyor mu egzersizleri bazen insana iyi geliyor. Okuldan fena halde sıkıldığımı da belirterek ağlama duvarım formatıma geri dönmeden edemiycem. Okuldan, öğrencilerden ciddi ciddi nefret ediyorum. ''Şundaki göte bak, keşke böyle karım olsa''diyen 10 yaşındaki öğrenciler benimkiler. Bir noktada insan sınıfta volta atarken, benim burda işim ne, şu saatten sonra ne yapabilirim kafalarına girmiyor değil. Bu yaştan sonra cidden ne yapabilirim? Mesela fena halde öğrenciliğime geri dönesim var; ancak devlet üniversitesinde yüksek lisans kazanıcak çalışkanlık ben de yok. Özel üniversitelere de o parayı bayılmam imkansız. Neyse, planladığım gibi yazamadığım blog yazım şimdi şuracıkta kalsın. Devam edicem,söz!

1 yorum:

  1. hislerime tercüman olmuşsun. ben komple çocuklardan nefret eder oldum. 0-18 aralığıyla bir daha görüşmeyelim. ama japon durumu iyiymiş, renk olmuştur :) ne yapabilirim demişsin: bir celta al, dünyayı dolaş demek isterim. tabi ister misin bilemem ama hem işini yaparak para kazanmak hem de başka kültürler tanımak için süper bir fırsat.

    YanıtlaSil