11 Nisan 2024 Perşembe

Kimin sesi?

Bayram ziyareti için yanıma gelen teyzemler arkadaşlarını ziyarete gidince ben de kendimi ilk iş İstiklal'e attım. Türkiye'de görünmez olmak için en iyi şehir İstanbul. Doğup büyüdüğüm şehirde bayramın ikinci günü gelip bir kafede bir başıma kahve içsem milletin diline düşmek bir yana bir de yerel gazeteye çıkarırlar beni. Suratımı buğulamışlar😀 çok enteresan orada değilim ama bu baskıyı ben kendime koyuyorum kimi zaman. İçimden anam, teyzem, arkadaşımın annesi bazen de koca bir kasaba geçiyor. Ay memleketime kasaba dedirtmem ya. Küçük bir şehir. Bu kimin sesiydi acaba? 
İnstagrama bakmak istedikçe dönüp buraya yazmak istiyorum. Tahminimce çok okuyan uok burayı. Bu kimin sesi acaba? 
Ben de artık dikkat eksikliğimi nedir kimseleri çok uzun okuyamıyorum. Neyse benimki de onlardan biri. Bu benim sesim😘

10 Nisan 2024 Çarşamba

Instagram

 2 yıldır instagrama çok az giriyorum ve hiç gönderi paylaşmıyorum. Neden bıraktım? İnanılmaz bir bağımlılık oluştu. Oradaki kolay beğeninin iki anlamda da hastası oldum. Görünmez kurallarını okumaya başladım, kim kime niye beğeni yapmaz anladım. Derdim az gibi daha doğrusu gerçek meselelerime kafa yormak yerine bunları düşünmeye başladım. Hemen önemli bir not da düşeyim. Ben kendimden mesulüm. Diğerleri bunu nasıl yaşar bile bumem ama belli ki ben kendime gerçek hayatta oluşturduğum kurallar gibi orada da benzer sistemin içine girmişim. Bugün tekrar app yükleyip gireyim dedim. Her şey ne çok değişmiş... Alışması kolay.... Yaptığım gönderiyi ve appi hemen sildim ve blogumu açıp yazmaya başladım. Hayır dostlar zorla çıltığım bu instagram batağına geri dönemem. Buna yaşamak diyemem😀Böyle çok mutluyum. Beni likelarınızla sevmeyin. 

19 Şubat 2024 Pazartesi

 Dün bir karar verdim. Artık dışarıda yemek yemek istemiyorum. Hem çok pahalı hem de çok tatsız. Geçen mütevazı sayılacak bir. Mekana gittik. Arkadaş içinde yeşil kreması olan bir şey aldı. Neredeyse 250 tl idi fiyatı. İçinde ne var belli değil. Yeşil olan şey fıstıklı mı? Sanmıyorum. Tat yok, keyif yok… Ne yediğimi bilmiyorum. Tamam dedim. En fazla okul kantininden bir tost. Parama yazık, mideme yazık.


Gündemden uzak kalmaya da karar verdima ama onu pek beceremiyorum. Bana uzak kalmak imkansız gibi geliyor. Siyanür haberleri, ölen işçiler…Şimdi annem ve babam da burada. Ne kadar haberen uzak kalmak istesem de yılların geleneği mutlaka 7 haberlerini açıyorlar. Bu kadar yorucu bir sene geçirmemiştim. Öğretmenlik tüm vaktimi alıyor. Aktif çalışmadığım zamanda da kafam fazlasıyla dolu. Ne zaman instagrama dadanıyorum işte o zaman anlıyorum ki iyi değilim. Bir şeyleri unutmaya, bazı görevlerden düşüncelerden kaçmaya ihtiyacım var. Yoksa oranın sahte gündemi hiç de ilgimi çekmiyor. Bazen kısa kısa verilen terapi seansları gibi yazılar bile kendi içinde karikatürleşiyor gibime geliyor.

Son zamanlarda içimde çok baskın olan duygu korku. Adım atamamak, bir şeyleri atlamak, yanlış anlaşılmak, açığımın aranması bulunması, kendimi anlatmaya çalışıp anlatamamak. Bence kırkta artık dünyayı görmeye başlıyorsun. Seni ısırmak isteyenlere sen bi kenara çekil bakayım diyebiliyorsun. Bir şeyi de kökünden anlıyorsan ; bir fikir ,insan, yaşam, her ne ise onu ya alıp bağrına basıyorsun ya da tamamen atıyorsun.