15 Ocak 2022 Cumartesi

Yaptığın şeye inanmak

 Uzun zamandır hayata güçlü bir şekilde bağlandığım zamanları, o zaman yaptığım şeyleri düşünüyorum. Bu zamanlar her zaman mutlu olduğum anlar değil; içinde mutsuzluktan kırıldıklarımın sayısı daha fazladır; ama o an elimde ilgilendiğim ne varsa o kadar çok inanıyormuşum ki… Sıkıntımın örtüsü olmuş benim sıkıntılı durumlardan çıkmamı sağlamış ya da ışığım olmuş. Yapmakta olduğum şeyden emin olduğumu hissediyorum. Benim hayattaki en sevdiğim dönemim lise hazırlıkta İngilizce öğrenmeye başladığım zaman olmuştur. Hem bu kadar severek hem de doğru yaptığıma inanarak yaptığım çok az şeyden biri. Çok özel anlar. İnsan kendini çok güçlü hissediyor. Her ne kadar yorucu olsa da okulda öğrencilerimle yaptığım projeler için de söyleyebilirim bunu. Ya da öğretmenliğe ilk başladığımda öğretmek için gösterdiğim azim. Belki şunda hata yapıyorum; bir şeyi yapmadan önce aşırı düşünüyorum ve içten içe-o anda adını böyle vermesem de- buna inanmıyorum diyorum. Oysa ki bazen kapı kapıyı açar , ha açmayabilir de…Yabancılara Türkçe öğretmeye de böyle başlamıştım;istekli, yaptığım şeye inanarak ve yolumda hiç yalpalamadan.İhtiyacım olan da bu sanıyorum, her zaman ve bence hepimizin.

9 Ocak 2022 Pazar

 Haftayı Jay Jay Johanson’la bitiriyorum, ellerimde yazılı kağıtlarıyla. Neyse ki okulun bitmesine 2 hafta kaldı. Son iki sene korkularla, sosyal medyayla internetle geçtiği için tanıdık şeylere dönmekte zorlanıyorum. Nerede ip koptu biliyorum aslında. Pandemiden önce çok üzücü bir dönem geçirip kimseye tam anlatamayıp, ciddi ciddi hastalanıp ardından pandemiye girdim. Çok zordu. Şimdi uyanıyorum. Okumayı, film izlemeyi unutmuşum, onlar da yerine geri geliyor. Korkularımın hayatımı bu kadar yönetmesine ayrı şaşıyorum. Ekonomi,k kriz çok fena. Yabancı öğrenciler anlatıyor bana neler oluyor. Diyorlar ki bazen bak adresimiz bu, ne olur ne olmaz. Not et bunu bir yere. Başına bir iş gelirse çekinmeden çal kapıyı. Yani sevinemiyorum bu tekliflere. Kalbim kırılıyor. Bugün biri diyor ki Türk paranı harca, ihtiyaçlarını stokla, haftaya 2 katına çıkacak herşey. Öff sen nereden biliyorsun acaba? Neyse, stok yapma gibi bir niyetim yok. ,İyimserliğimi koruyorum. Gülümsüyorum bol bol. Bunu da elimizden alırlarsa ne kalıyor geriye, bilmiyorum. Bazen diyorum ki fake it until you make it!



2 Ocak 2022 Pazar

Madds Mikkelsen

 Normalde yakışıklı erkek sevmiyorum, tutulamıyorum yani. Mutlaka bir kusuru olması lazım. Kusurlu güzelliğin, çirkin cazibesinin hastasıyım; son zamanlarda , son zaman dediysem bir 15 gündür falan Madds Mikkelsen ezberimi bozdu. Bugün bir gençlik filmini de izledim. Adama yıllar resmen cömert davranmış, güzelliğine güzellik katmış. Şimdi düşününce de tam emin olamadım beni bu kadar çeken güzelliği mi yoksa bu Nordic filmlerdeki sessiz, sakin, sabırlı duruşu mu? İzlediğim üç filminde de hadi adlarını da vereyim, Onur Savaşı, Druk, Open Hearts, bizdeki ya da diğer hiçbir kültürdeki gibi cayır cayır bir kavha, ajitasyon, gözyaşı yok. Üç filmin de konusunu ortaya karışık yapmam gerekirse aldatma,ihanet, boşanma,hayat heyecanını kaybetme





,iftira var.Olaylar hızlıca seyrederken kahramanlar özellikle de Madds Mikkelsen’in  oynadığı karakter olayları analiz ediyor, sakin kalıyor, kendine bir öz saygısı var. Sadece o da değil. Bir aldatma varsa yerinde sakince konuşulup sonlara doğru biraz alevlense de insanı parça parça eden bir harbe dönüşmüyor ve en önemlisi duyguyu alıyorsunuz. Bu üç filmi de tavsiye ediyorum. Adam da böyle insanı rahat hissettiren bir taraf var.


İki sene evvel Danimarka’yı ziyaret etme şansım oldu. İnsanlar sakin , sessiz. Danimarkalı öğretmen arkadaş demişti ki burada yatarken kapılarımızı bile kilitlemeyiz. Evini gezdirmişti, dağınık sayılabilecek bir evdi ve şöyle dedi ‘Valla ben böyleyim. Birileri geliyor diye evi toplama telaşına giremem’’ Çok sevmiştim bu sözü. Ben ev dağınıkken insan çağramıyorum eve. Neyse Madds’ciğimin fotosunu ekleyip tüyeyim