26 Ekim 2014 Pazar
Adımlarını duydum, duymazdan geldim. Odaya girdi , yüzümü kaldırdım. Gülen bir ifadeyle bana bakıyordu. Baktı baktı ; 'Yorgunsun! Ne oldu ?' diye sordu. 'Evet, yorgunum çünkü hastayım ' dedim. Oturmadı; bu defa 'Doktora gittin mi peki?'' diye sordu. Başımı salladım. Yılmadı yine sordu ;'Ne dedi? 'Hastasın''. Sonra çok komikmiş gibi otuz saniye güldük birlikte. Bitince masaya oturdu.
5 Ekim 2014 Pazar
HUUUUUU HUUUUUU!
Buraya elim otomatiğe bağlamış gibi yazmak en çok özlediğim şeylerden biri. Eskiden beyaz bir sayfayı açar ve aklıma ne geliyorsa , şimdi benim bile okurken çok şaşırdığım cümleler kurardım. O zaman yazdığım bir takım yazıları şimdi vokabüleri açısından çok zayıf buluyorum ama içtenliği samimiliği hiçbir yazıyla kıyaslayamıyorum. Artık kimselerin içinde tartışmaya açık cümleler kurmak istemiyor canım. Karşımdakinin asabiyetini farketmeden beni ikna etmeye çalışmasına ve ben ikna olmadıkça artan sinir katsayısı dahilinde beni konumlandırdığı sınıfları da tahmin etmeye çalışmaktan çok yoruldum. Sanırım bu sebeple buralarda epeydir boş.
Hayatımı şöyle kısa bir özetlemem gerekirse ki- buözetlemeyi tabii ki blogdaki yüzlerce izleyici(!) için yapmıyorum- artık daha iyi bir okulda çalışıyorum. Geçtiğimiz dört seneyi nasıl çöpe atmışım, nasıl da mesleğimden nefret etmişim ama buna rağmen de sabretmişim daha iyi görüyorum. Dört sene boyunca sabretmiş olmamı iyi bir şey olarak anlatmaya çalışmıyorum. Bu önünde sonunda benim nasıl da cesaretsiz bir kadın olduğumu gösterir. Ha ordaki ortamları anlatmaya da kelimelerim yetmez. Nasıl desem; öğrencinin sınıfta küfretmesini adeta normalleştiriyor insan. Yaşam koşullarına uyum sağlıyorsun ağlaya ağlaya ve görüyorsun ki hayatta uğraşsan didişsen hatta voltranı da oluştursan diğer çalışma arkadaşlarınla hiç bir şeyi olması gerektiği gibi yapamıyorsun.
Şimdi kafamda planlar var. Kafamda planlar olmasını da seviyorum açıkçası. Kafanda planın olmayınca depresyonun artık ne renk olduğunu veremeyeceğim hırkasını üstüne giyiyorsun (Hırka mor olabilir mi acaba* Serbest çağrışım). Kafamdaki planlardan devam edersem konuya ki çok uzun zamandır plan şeklinde hayatlarına devam ediyorlar. Bu nedenle geçenlerde ertelemenin nedenleri üzerine bir kitap aldım. Kitabı alalı bir hafta oldu ertelemekten okuyamadım. İşte karşınızda zekimüren!Bu benim ve artık kendimi kabul ediyorum.
Şimdi yazarken kendimi cidden iyi hissettim. Umarım devam ederim...
Hayatımı şöyle kısa bir özetlemem gerekirse ki- buözetlemeyi tabii ki blogdaki yüzlerce izleyici(!) için yapmıyorum- artık daha iyi bir okulda çalışıyorum. Geçtiğimiz dört seneyi nasıl çöpe atmışım, nasıl da mesleğimden nefret etmişim ama buna rağmen de sabretmişim daha iyi görüyorum. Dört sene boyunca sabretmiş olmamı iyi bir şey olarak anlatmaya çalışmıyorum. Bu önünde sonunda benim nasıl da cesaretsiz bir kadın olduğumu gösterir. Ha ordaki ortamları anlatmaya da kelimelerim yetmez. Nasıl desem; öğrencinin sınıfta küfretmesini adeta normalleştiriyor insan. Yaşam koşullarına uyum sağlıyorsun ağlaya ağlaya ve görüyorsun ki hayatta uğraşsan didişsen hatta voltranı da oluştursan diğer çalışma arkadaşlarınla hiç bir şeyi olması gerektiği gibi yapamıyorsun.
Şimdi kafamda planlar var. Kafamda planlar olmasını da seviyorum açıkçası. Kafanda planın olmayınca depresyonun artık ne renk olduğunu veremeyeceğim hırkasını üstüne giyiyorsun (Hırka mor olabilir mi acaba* Serbest çağrışım). Kafamdaki planlardan devam edersem konuya ki çok uzun zamandır plan şeklinde hayatlarına devam ediyorlar. Bu nedenle geçenlerde ertelemenin nedenleri üzerine bir kitap aldım. Kitabı alalı bir hafta oldu ertelemekten okuyamadım. İşte karşınızda zekimüren!Bu benim ve artık kendimi kabul ediyorum.
Şimdi yazarken kendimi cidden iyi hissettim. Umarım devam ederim...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)