9 Nisan 2016 Cumartesi

ıvır zıvır

O kadar uzun yazmamışım ki şimdi neyden bahsedeceğimi bilemiyorum. Kendimce yaptığım çıkarımlarımı mı anlatayım yoksa nasıl harala gürele bir okul bir özel ders ekseninde koştuğumu mu? Bazen bana yamuk yapanlarla cidden hiç konuşmak istemiyorum ama direkt olanlar değil bahsettiklerim. Böyle sinsi sinsi, ağzı başka diyen eli kolu suratı başka çalışanlardan . En nihayetinde bu fikirlerden darlanıp şu noktaya geliyorum, sen de insansın o da insan, ne bekliyorsun? Defolu yaratıklarız. Bir gün değişmesini beklemek, hatta sinirlenmek ne büyük zaman kaybı, ne büyük! İnsan işte önünde sonunda. Sinsi fikirler, olmadan oldumculuk, goygoyculuk bizim işimiz. Biri de sana denk gelmiş. Nolucak? Bırak herkes oturduğu sandığı sırça köşkünde otursun. Sen de dahil olmak üzere(yani ben) zayıfız.

Bu arada tam iyice eve yayılmışken ev sahibi çıkmamızı istedi. Kiramızı vermiyor değiliz ama ev sahibinin daha başka planları var imiş. Ablamla ikimiz evi taşıdık;koca evi. O kadar zorlandık ki... Bir yandan iş bir yandan ev ...çok stresliydi. Hatta şu güzel bahar gününde dışarı çıkmadım ki kolileri açayım diye. Ev'in tarihi çok uzun olmadığı için karşımıza sürprizli şeyler çıkmadı. Oysa ki ev taşımanın en zevkli anları kaybettiğin bir eşyayla tekrar karşılaşmaktır.

Okul çok çok yoğun gidiyor. Müdür tıpkı holding patronu gibi. Bu son dönemde çok tatlı yabancı öğretcilerim de oldu; İsveçli,İranlı,Avustralyalı...Bu insanların da cidden maceralı hayatları oluyor. Ben zaten hikaye hastası bir insanım. Nerede hikaye ben orada. Cidden öğretmenlik demek eğer açık bir insan insana çok şey veriyor. Zamanında bir arkadaşım, sen yurt dışlarını gezmeseydin senle arkadaş olmazdım demişti. Öğretmenlere gıcık oluyormuş.Şimdi yine aynısını diyen bir başkası çıksa yine öyle bön bön bakar mıyım acaba. Öğretmenlerin de cidden böyle kötü bir ünü var. Napalım?

Bu arada okulda dört tane Suriyeli öğrenciye Türkçe dersleri vermeye başladım. Sanırım yaptığım en anlamlı işlerden biri,çok seviyorum. Onlarda da tabii ki hikaye bul ve ben saatlerce dinleme potansiyeline sahip bir insanım. Çok hayata bağlı çocuklar, memleketlerine asla dönmek istemiyorlaR. Biri savaşta babasını kaybetmiş; ama kopuk değiller gerçek dünyadan. Bugün dışarıda çok güzel bir hava var. En yakın arkadaşım bu şehirden taşındı ve cidden özlüyorum.ok tuhaf. Bir dostluk kurmak için uğraşmıyorsun, frekanslarınız tutuyo ve hayat bir şekilde yolu birlikte yürütüyor. Sonra pıt değişiyor herşey. Hayat denilen şey cidden acayip biz de insanız işte. Zaman zaman karınca gibi kırılgan her anlamda. Bunu da bana acil tıp hemşiresi bir kız demişti. Uçakta tanışmıştık. O kadar kırılganız ki tıpkı karıncalar gibi demişti. Evet ya demişti, bilginin bu kadar basit oluşu ama benim hiç düşünmemiş olmama; tabii o zaman yaşım yirmi falan.Not almak iyi oluyor buraya. Aylar öncesini falan okuyunca vay be falan diyorsun. Onu demeyi seviyorum işte ben.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder