Gençliğimde en büyük korkum hayatım boyunca odamda ,benim anamın deyimiyle , dört duvar arasında hayatımı geçirmekti. Üniversiteye hazırlanırken bazen de öğretmenliğim boyunca, üzücü bir aşk hikayesinden sonra yani halay kırıklıklarından ardından derdim ki buradan kesinlikle çıkamıycam. O kadar da melankoliktim ki hala öyleyim içime içime sessizce ağlardım. Bu yaz mis gibi güneşli belli ölçüde de serin odamda oturup duvarlara baktım. Artık oradan çıkmıştım. Sadece fiziksel olarak değil kafa olarak da. Ya dedim odaya, valla şaka değil, neden senden bu kadar kaçıp korkuyordum, tamam biliyorum . Ama şimdi o kadar güzelsin ki... Çok tanıdıksın bir kere... Şahaneydi. Artık dedim .fiziksel olarak buradan çıkamasam da çok dert etmem. Aradığımı bu odada da bulabilirmişim ama gitmem gerekiyormuş.Gözümde canlandırdığım dağa tepeye insana kavuşmak gerekirmiş.
( Odamda annem hobisiyle ilgilenirken ben de yatağımda uzanıp onun fotoğrafını çektim)
Ne güzel de anlatmışsınız dört duvarı
YanıtlaSilteşekkür ederim.
Silbacım harika yazı.
YanıtlaSilbizimkiler benden sonra 2 kere taşındı, odam filan kalmadı Izmir'de.
hatırladıklarımla yetiniyorum.
seninkini okumak iyi geldi.
Sağol bacım. Sevmene çok sevindim
SilBende kaç aydır eve kapanmış vaziyetteyim. Dört duvar dedin ya bu gerçek ile ve kendim ile yüzleştim birden. Kaç aydır evden çıkmıyorum. Delirmeye başlıyorum galiba :)
YanıtlaSilNeyse, geçiyordum bir selam vereyim dedim. Merhaba ! ^^
Dört duvarın içinden çıkmayınca değeri anlaşılmıyor.
Sil