11 Ağustos 2019 Pazar

Sınırlı ilişki

İkili ilişkilerde, sadece sevgili değil arkadaşlık ilişkisinde de, acaba diyorum sevmekten önce sevilmeye mi çalışıyoruz  da o sebeple bu kadar çok dırdır ediyoruz. Bence öyle. Ve bu sağlıksız ilişkilerin de temelini oluşturuyor. Çok yorucu bir kere. Yeter ki karşımdaki o insan bizi sevsin,  arkadaş olsun. O sevsin de ben onun beni ne kadar kırdığını söylemem, kırılmıyormuş gibi yaparım. Sonra da ortaya dağ gibi ''ben onu bu kadar seviyorum da o bana niye böyle davranıyor?'' probleminiz çıkar. Hayır siz onu sevmiyorsunuz. Önceliğiniz sevilmek. Ama hali hazırdaki halinizle sevileceğinize olan inancınız da sıfır. O kişinin sandığı kişi olarak sevileceğinize inanıyor, onun fikirlerinizi üstünüze giyiniyor, her dediğini onaylıyor ve bir gün dalga dalga üstünüze gelecek sizi mahvedecek sinir harbinizi de hazırlıyorsunuz. Haliyle başka bir kişiye de büründüğünüz için siz diye bir şey ortada yok.Kafası karışmış ikili bir delilik içindesiniz.  Kendi özgün karakterinizle hayal kırıklığına uğruyor ve size haksızlık yapıldığını düşünüyor, bir açıklama istiyorsunuz. ama hakkınız yok. Kimseye göstermediniz ki bu karakterinizi? Siz sevmeye ne kadar açıksınız? Bir sorun kendinize ben bu insanı seviyorum diye. Kendini ne kadar az gösterirsen o kadar azseviyorsun karşındakini de. Kimse suçlu değil ama illa da ben bir tane bulucam diyorsanız uzaklarda aramayın. Suç sizde

Burdaki sizlerin hepsi tabii ki ben; ama yazı öyle gelişti.

8 yorum:

  1. uzun zamandır anlatmak istediklerim tam da bu.
    biz ne kadar seviyoruz ki?
    "Hayır siz onu sevmiyorsunuz. Önceliğiniz sevilmek."
    Bencil bizler sadece sevilmek ve ilgi görmek istiyorum. Ne kadar sevip fedakarlık ediyoruz peki?
    Aslında sevmenin kendisi güzelken neden hep sevgiyi kopararak almaya çalışıyoruz..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba,
      Bu karışık yazının benden başka insanlar tarafından da anlaşılmasına çok sevindim; ama sevilmek çok temel bir ihtiyaç. Gerçekleşmesi de kendimizi gerçek anlamda sevmemize bağlı. Tabii neticesinde de karşımızdakini. Söylemesi kolay yapması zor.

      Sil
  2. Kendini ne kadar seviyorsun? Esas soru bence bu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim de en sonunda ulaştığım soru bu oldu; ama tersten. Nerelerdesin?

      Sil
  3. “Kimse, seni sen olduğun için sevmeyecek; herkes seni, seni sevmenin onlara ne kadar yakışacağını düşündüğü için, yani kendileri için sevecek. Ve bu da demek oluyor ki insan böyle yaparak yine kendini sevecek. Sen hiç sevilmemiş olacaksın hikâyenin sonunda.” Demiş Dostoyevski.

    Sevmek, kendinden olanı bir başkasında bulup yoğurmaktır aslında. Daha somut anlatacak olursam, karşı tarafta çimento,tuğla ve demir var, sende onu güzel bir binaya çevirirsin. Günümüz ilişkileri direk hazır binayı aradığı için, enkaz oluyorlar.Epey öncede bir şeyler yazmıştım sevmek adına ve son cümlesi şöyle idi;

    Dedim ya işte sevmek; zindan karanlığında bir odada vakit geçirdikçe etrafı görebilmek gibi. Gözbebeğinin iflah olmaz karanlığa duyduğu haz misali.

    Daha yüzlerce, örneklendirme ile desteklenebilir. İnsan kendini sevse, zaten gerisi gelir. Bloğunuzu bu içsel sorgulamayla keşfetmem güzel oldu. Sorgulama ve anlamlandırma,farklı bakış açıları adına yaızlmış satırları kendi penceremden süzmeye çalışmak benlik işler gibi. Bol sevmeli günler, sevgilerimle. :)

    YanıtlaSil
  4. Bence önce saygı duymak sonra sevmek lazım. Saygı olduğu yerde sevgi olur ve beklenti azalır. Bloğunuza izleme ve mail abonelik butonu eklerseniz daha rahat takip edebiliriz:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Nasıl yapacağımı bilmiyorum ki. Benim blogumda o bahsettiğiniz şeylerden var sanıyordum. hemen ilgilenicem:)

      Sil