Geçende instagram dünyasından tanıdığım biri,gencecik hayata veda eden arkadaşını şu şiirle uğurlamış. Şair Barış Pirhasan. O da babasına veda ederken yazmış. İçim sıcacık oldu.
Şiirlerimizi sevmezdik birbirimizin
Bence onunkiler takır tukur, onca benimkiler sulu sepken
Sonra günlerden bir gün bir şiirini okurken
Dank etti kafama: Babam değil ki bunu yazan, gencecik bir komünist
İmrendiğim deli fişek militanlardan biri
O zaman bir muhabbet kapladı içimi
Öyle kurtuldum oğul olmaktan
Ama sabırla bekledim ölmesini.
Güle güle git genç adam, her canlı gibi, balık, kirpi, kaplan, yaban kazı gibi git
Özlediğin kanatlar, yüzgeçler, hepsi senin şimdi
Ohhh diye esiyor rüzgarın git buralardan, görev tamam
Şimdi bilmenin vakti bilmediklerimizi
Nehirler, bulutlar, trenler, gemiler gibi git dünyayı dolaş
Müjdeler olsun, insan olma faslı bitti
Artık gönlümce, korkmadan, kırılmadan, utanmadan sevebilirim seni.
Sonra yine bir başka tanıdık babasına veda ederken İlhan Berk'in şiirini paylaşmıştı. Aynı hislerle seviyorum iki şiiri de.
İlk defa bu kadar iyi farkediyorum
bu yüreği paramparça uçan kuş
Bu çamur gibi gökyüzü
Bu deniz, bu garip karınca
Cihanda ümit ölmez deyip yaşamışlar
Her şey bir başına yaşamış bundan önce
Toprakta bir başına yürümüş kökler
Gecenin içinde bir başına uzamış ovalar
Yalnızlıklarını duyurmayacağım bundan böyle
Bir daha hiçbirine...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder