Yıllar sonra tekrar birilerine heyecan duyduğum için mutluyum. Öte yandan tanıdık olan patternimin dışına çıkamadığımın farkındayım. İlişkiye dönemeyecek birine gönül-tam olarak veremesemde- vermek, kendi güvenli sınırların içinde kalmaya çalışmak, aslında ilişki istememek ama kendini istiyor sanmak. Belli bir süre sonra sona ereceğini bilecek kadar güvenmek, kendini bırakamamak. Yaşla gelen birşey değil. Sadece patternimi öğrenip ona göre davranmak. Korkmak ama artık onu da görememek. Bu ilgiye ihtiyacım var. Güvenli sınırlar içinde. Aşırı vermeye ama azla da yetinmeye... O kadar sıkılıyorum ki bundan uzun uzun yazmak bile sıkıyor.
Bu sene hiç yazmadım neredeyse. Çokça okudum ama. En aklımda kalanlar Benim adım Lucy Barton ve Napoliten serisi oldu. Tove Ditlevsen'i de unutmayayım. Onun da üçlü serisini kana kana okudum. Beni Tove Ditlevsen'e ulaştıran yazar ise Vigdis Hjört oldu. Söyleşisinde Tove Ditlevsen'i çok sevdiğini ve yazınından çok etkilendiğini okumuştum. İkisi de akıllı, samimi ve cesur. Cesur kadınları seviyorum. Cesur kanlar elbette buna önem vermiyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder