16 Eylül 2011 Cuma

Aydınlık günlerim

Dün Moda'da dersim vardı. Okuldan çıkar çıkmaz Kadıköy otobüsüne bindim. Ondan indim sarı Moda dolmuşlarına atladım. Nasıl enerji doluyum, heyecanlıyım sevinçliyim. Bazen olur böyle, dokunsan mucize yaratacağım sanırsın. Öyle dualı bir gündü anlayacağın. Komşu Fırın'dan sarmısaklı ekmek alıp çay bahçesinin bir köşesine oturup çayımı yudumladım. Çay bardağı nasıl pissin, su yüzü hiç mi görmedin? Görme! O gün hiç  umurumda  değil. Çayımı içip, netbookumu açtım ve başladım Alice için ders hazırlamaya. Ders saatim gelince Starbucks'a gittim Linda'yla buluşup güzelce ders yaptık. Linda'nın İngiliz erkekleri hakkındaki komik hikayelerini dinledim . Yoruldum. Eve döndüm. Gece  uykumdan dört gibi uyandım. Gecenin o saatinde ancak çok sıkıcı bir rüya görürsen uyanırsın kan uykundan. Korkunç değil sıkıcı. Tekrar uykuya daldığımda bir adadaydım. İlker bacağından vurulmuş sitem ediyor, Selma bir motora atlamış İstanbul'a gidiyordu. Semuş ve ben on beş dakika sonraki motora biletimizi aldık, kafamın bir köşesinde de İlker'i hastaneden çıkarmak var. On beş dakika, gitsem mi kalsam mı, yetişir miyim derken uyanmışım, aksiyonlu bir rüyadan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder