Her kadının mutlaka kalbinin bir köşesinde sakladığı bir taciz hikayesi vardır diye düşünüyorum. Ya da bilemiyorum; çünkü bu taciz olaylarının en baş edilmezi insanın küçükken başına geliyor. Belki çok steril yaşayanların başına gelmiyordur diycem çok da inanmadan. Tut aklında! Ben çocukluk çağlarında yaşadığım taciz vakalarının önemine üstünden on beş sene falan geçince vakıf oldum. İlk anımsamayla başlayan tansiyon düşmesi, depresif haller, vücudundan nefret etme halleri belli bir sonra ;ama asla hızlıca değil düzelmeye başladı.
Geçenlerde yine bisiklet bisikletli çocuklar falan derken aklıma ''dannnn!!!'' diye onsekiz yaşında yaşadığım taciz olayı geldi; ama nasıl geliş. Üniversitesi sınavını yeni kazandığım, hayatı pembe pembe gördüğüm günlerden birinde akşamüstü arkadaşımı evine bırakmaya duruyorum. Eve varmama bi on dakika kala arkamdan hızla gelen bisikletten koca bir el popomu avuçluyor. O andaki korkum, acizliğim ve en kötüsü acaba birileri gördü mü diye etrafı kolaçan edişim ve tacizcinin o gülen iğrenç suratını şu dakika bile hatırlıyorum. Korku içinde eve gidip erkenden uyuduğum da hala aklımda. Bu olaydan birkaç gün sonra başka bir sürpriz beni bakkalın önünde bekliyormuş meğer. Bisikletli tacizci bisikletinin tepesinde bakkalın önünde oturuyor. O sinirle onu görür görmez bisikleti nasıl yere ittiğimi hatırlamıyorum. Bi yandan da bağırıyorum salağa! O da üstüme gelip, öyle birşey yapmadığını söylüyor ama o yüzü nasıl iyi hatırlıyorum.Neyse, bakkal çocuğu durdurunca koşa koşa eve gidiyorum
Sonra da nasıl olduysa bunu unutuvermişim. Atlatmama rağmen de hatırlayınca biraz ter döktüm. Ha sorarsanız o tacizciyi tekrar gördün mü diye. Evet gördüm. Lüks bir siteye güvenlik görevlisi olarak girmiş. Şaka gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder