23 Ağustos 2012 Perşembe

Üniversite sınavından bir gün evveldi sanırım, televizyonda Pandora'nın Kutusu adlı bir programa denk geldim. Tesadüf bu ya o günkü konu da ''aşk''mış. İyi dedim, kafamı dağıtırım. Bu arada saat de on bir annem babam iki de bir yanıma gelip yatmaya zorluyorlar ''Aferim Gül! Bütün çalıştıkların boşa gidicek, devam et yavrum'' diyip huzursuz ediyorlardı. Neyse dedim, burdan güzel bir şey çıkıcak. Aşk'a falan yeni yeni uyanıyorum o dönemler. Yaşıtlarını geriden takip edenlerdenim nitekim. Çok uzatmayayım bir süre insan toplanmış konuşuyorlar. Bir de evli çift var. Bu ikisi diyorlar ki biz on sekizimizde  tanıştık, hemen evlendik ve çok mutluyuz; ama kadının suratı hiç öyle demiyor. Adam aşklarının yüceliğinden bahsederken sanki kadın bir anda çıkıp ''Beni aldatırken iyiydi'' diyecek gibi duruyordu.  Program boyunca adam konuştu durdu. Kadına az söz hakkı verildi zaten; ama ben bile on sekiz halimle kadının için için mutsuzluğunu sezebildim. Programın sonuna gelindi. Hatta sunucu sonunda üniversite sınavına girecek adaylara başarılar diliyordu ki tüm program boyunca sessiz kalan o kadın söz almak istedi. Sunucu kadın şaşırdı, ''Efendim süremiz kısıtlı bir kaç cümleyle  alalım, program bitmek üzere''dedi sıkıntıyla. Kadına döndü kameralar. Yüzü o kadar gergin ki zaman zaman gözlerinin sinirden seğirmesine engel olamıyordu. ''Ben  erken evlendim, bunla da övünemem,  gençlere tavsiyem on sekizinde evlenmemeleri. Çok insan tanısınlar.Benim kızım erken evlense kesinlikle ilk önce ben engel olurum''dedi.  Sunucu yere düşen suratını toplamaya çalışırken program bitti. Program bence zirve yapıp bitti. İngilizce ne derler 'satisfied'' bir şekilde, gittim uyudum. Üniversite sınavında da topu dikmeyi ihmal etmedim bu arada. İyi puan aldım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder