Yazacak şey olmadığından değil de yazacak kalitede bulamadığımdan yazamıyorum. Ya da ne bileyim artık herkesin gazını atabileceği bir dünya fırsat var. O mecralarda hayatında hiç görmediğin kadar da beğeni alıyorsun. Instagram'a bir çiçek fotoğradı koydum misal, hooooppp sana on beş tane ''like'' alıyorum.. Beğenileri bol keseden almak ya da vermek insana iyi geliyor. Eskiden öğretmenlik anılarımı yazarken ne kadar eğlenirdim ve aralıksız her gün yazardım. İşin en acıklı yanı da insanlara bunu zorla okutturmaya çalışırdım. Benim ilgimi mi çekiyor herkesin de çeker gibi sığ bir kafayla. Neyse ki o kafadan artık uzaklaştım. Bu kafayla karşılaşınca da hiç bozmuyor, doğru yolla elbet bir gün karşılaşacağını umuyorum.
Bir süreliğine buraları fotoğrafla falan süsleyip altına yazı yazayım diyorum. Böyle hafif hafif, kendimi alıştıra alıştıra. Hem bloga da biraz renk gelsin. Şu sıralar Ünye'deyim. Sanki çocukluğu burada geçmiş bir insan değilim. Sabah masada taze tereyağı, süt, bahçeden kopartılmıs biberi görünce nasıl sevindim. İstanbul'da yaşayıp bunları kaçırıyorum diye dünyayı dar etmeden elbette. Yoksa çok uzun süre buralarda da yaşadım. İlk üç senden sonra da delirerek yaşadım. Neredeyse Ünye'ye bir senedir gelmiyorum; ama sorgusuz sualsiz kabul gördüğüm bir kapımın, odamın hatta eski de olsa bir bilgisayarımın olması çok hoşuma gidiyor. Şimdi kendimi denize, bağa bahçeye, eşe dosta vermeye gidiyorum; ama dönücem
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder