19 Nisan 2017 Çarşamba

yazı çizi

Çok uzun zamandır içinde de olmam nedeniyle öğrenme,öğretme işleri üzerine uzun uzun düşünüyorum. Hatta bazen düşünmek o kadar tatlı geliyor ki bir bakıyorum sınıf neredeyse havaya uçacak sesten, ben hala hülyalarda... Şaka tabii. Şaka yaptım. Kendimi yaptığım bir çok işte beğenmem, eksik bulurum. Yani laf olsun diye değil; ancak öğretmenliğimin bu on beşinci senesinde geriye baktığımda manalı işler de yapmışım aslında diyorum. Yani bir miktar beğeniyorum kendimi; ama düşünüyorum yine de. Ne düşünüyorum? İlk göreve başladığımda hadi ondan da geriye gidelim kendi öğrencilik yıllarımda bilgiye ulaşmak ne kadar zordu diyorum.  Anlamadığım fen dersi için kaynak kitap arardım da sadece bir ya da iki yardımcı kitap bulurdum. Bahsettiğim yıllar 1992-1993,ortaokul yıllarım. Öğretmen hazineydi. O zamanki öğretmenlerin belki ''Bu eşşoğlu eşşek beni dinlemiyor, tabii yapamaz''demeye bir parça hakkı da vardı sanırım. Öğretmeni dinlemeyince zar zor bulunan yardımcı kitabı da alamamışsan eldeki dandik milli eğitim kitaplarından da kısıtlı öğreneceğin bilgiyle iki adım gidemiyordun. Hoca dünyanın afedersin ama en mandavalı da olsa dinliyordun. 21. yüzyılda ise öğretmenin aynı şeyden şikayet etmesini çok haklı bulmuyorum açıkçası;çünkü bilgiye ulaşmak çok kolay. Öğrenci senin bilmediğini ve nasıl olsa öğretmensin diye araştırmaya tenezzül etmeyeceğin şeyi buluyor,öğreniyor. Sen hala kendi öğretmeninin sana anlattığı gibi ders anlatıyorsan çocuk seni ne etsin. Yüz yirmi karakterle dünya değişiyor. O zaman sana ne gerek var değil mi? Gerçekten.Geçen hafta simple past tense öğretirken öğrencilere kendimi gerizekalı gibi hissettim. Öte yandan da zavallı. Bunu böyle öğretmesem çocuk sınavda birşey yapamayacak;ama bana izin verse sistem uzun vadede o yapıyı kullanmasını sağlıycam,yavaş yavaş... ama hayır illa da hemen ölçülücek. Üstelik altmışlık,yetmişlik de yetmeyecek. Doksanlık ölçecek. Şimdi bunun adı öğrenme mi? Asla... Bana kalırsa öğretilen bir şeyi bir ay sonra ölçmek sistemin benden istediği şekilde olmaz. Çocuk simple past'ı kullanarak paragraf yazar,soru sorar, zamanın niyetini anlar, oh tamam derim;bu işin devamı gelicek.

Bu arada eleştirdiğim öğretmen kişisin de ben de varım. Kendimi bir kenara koymadım; ama değişmek değiştirmek istiyorum.İngilizce öğretemeyen İngilizce öğretmeni lanetinden de kurtulmak istiyorum. Otuz sene çalışıcaksam en azından ömrümüz izin verirse önümüzdeki on beş sene de gerçekten öğretelim arzu ediyorum. Sağolsun japonkedi'den aldığım çeşit çeşit çay paketleriyle daha evvelden de yaptığım gibi bir yazma hareketi başlatıcam öğrencilerle. Çayları içip fikirleri paylaşıcaklar. Ne kadar sürdürebilicem, bunun yanında yaşadığım depresif haller ne kadar izin vericek görücez. İnşallah daha iyi yarınlara. Muahs

6 yorum:

  1. starbucks'ta olabilir, öyle bir götürmüşlüğün vardı. hem çocuklar da zihin açar.
    hangi okul olduğu da önemli. meslek lisesi mi, anadolu mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ortaokul; ama çok iyi öğrencilerim bar. Sınavlar bence çocukların öğrenmeleri önündeki en büyük engel.

      Sil
  2. Ne güzel bir bakış açısı bir öğretmen için!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim gibi düşünen çok var ama müfredat, sınavlar elini kolunu bağlıyor

      Sil
  3. iyi ki aklındakileri yazmışsın ve bence yalnız değilsin. bu zamanını doldurmuş sistem içinde kimbilir daha nice senin gibi düşünen öğretmen var. deneylere devam, kafana göre takılacağın derslere devam ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bacım senin çayları bugün dağıttım.Büyük bir izdiham yaşandı.Sen bu sevaplarla cenneti bulursun benim analitik kafalı bacım

      Sil