Aslında günlerdir aklımda ''mahalle karılığından sıyrılmanın yolları''üzerine bir yazı yazmak vardı. Mahalle karılığı, şunun gibi, daha bilinçli değilken ya da çocukken istenmeyen sevilmeyen bir davranış biçiminin üstüne oturması ; mesela çok meraklı olmak, bazen birden parlamak, herşeyi kişisel almak( özellikle de bu). Bu huylarımın özellikle hiç mahalle karılığı özelliği göstermeyen insanların yanında daha bir farkına varır ve de utanırım. Ama bunun hakkında yazmayacağım...
2010 yılında ilk öğrencim olarak Madridli bir kıza ders vermeye başlamıştım. Beni sevgilisiyle craiglist'te bulmuşlardı. Ümraniye'nin bir köşeciğinde oturduklarını ve Cris'in en kısa zamanda Türkçe öğrenmesi gerektiğini söylediler. Cris'i nasıl tarif edeyim bilemiyorum. Uzun boylu, bu arada annesi eski manken,son derece gösterişli çok güzel cana yakın bir kız. Tamam dedim. Cris'in sevgilisi dışarıda buluşmaya müsaade etmediği için evlerine gitmem gerekiyordu. Ona da tamam dedim. Bir ara sevgilisi kahve almaya gittiğinde kırık Türkçesiyle, ben sana anlatıcam herşeyi tamam mı,biz iyi insanlarız evde birşey yapmayız dedi. Dakikalarca güldüğümü hatırlıyorum.
Cris sonra hikayesini anlatmaya başladı. Çok kıskanç bir babası olduğundan ve bu nedenle anne babasının ayrıldığından bahsetti daha o çocukken. Babası yıllarca annesi geri döner diye beklemiş, ama umduğunu bulamayınca yeni bir kadın bulmakta da gecikmemiş. Bütün bunlardan çok bıkmıştım dedi Cris. On sekiz yaşım bittiği gün İngiltere'ye gitmeye karar verdim dedi. Hatta annem babam biraz sevinmiş gibi gelmişti o zamanlar,diye ekledi. Londra'ya varır varmaz tabii ki kaldığı öğrenci hostelında genç bir Türk delikanlıyla karşılaşmış. İlk başta oğlana pas vermezken sonraları gördüğü ilgiye kayıtsız kalamamış. Ailemi unuttum, İspanya'yı unuttum varsa yoksa oydu dedi. Yirmi yaşına kadar Türk oğlanla yaşamış Evlenme planları, hatta Cris yavaştan Türkçe öğrenmeye başlamış. Ha şunu da ekleyeyim; domuz eti yememeye, şarap içmemeye ve dinini de bir kenara bırakmaya çoktan razı; öyle körkütük. Oğlanın okulu bitmiş ve demiş ki Cris, seni şu şu tarihlerde bekliyorum İstanbul'dan alıcam. Cris uçağa bindi binecek ve çat bir telefon Türk'ten, gelme sakın ben evleniyorum diye uyarmış. Buraya gelip de vakit kaybetme seni havaalanından almayacağım demiş.. Cris de uçağa binmiş ama bu kadar da olmaz diyerek şaşkınlıkla ama bi yandan da umutla. Tabii ne alan ne soran...İstanbul'a ilk defa gelmiş bir kız çok kararlı kesinlikle kalacak ve kafasında sevgilisiyle kesinlikle barışmak var.
Craiglist'te de işte Ümraniye'deki bu ücra evi bulmuş. Mekan bilmiyordum ve evin içi pırıl pırıldı dedi. Kaldığı otelden de almaya gelen de şimdiki sevgilisi. Kızı görüyor ilk görüşte aşk kendi deyimiyle. Cris değil diğer Türk çocuk aşık o zaman. Ama Cris o kadar depresyondaki odasından günlerce çıkmıyormuş. Sonra dedi baktım olmuyor ve çok kötüyüm kendimi Ahmet'e bıraktım. Ben ilişkinin öyle bir noktasına denk geldim ki oğlan hafiften Cris'i tırtıklamaya başlamıştı. Yukarıda bahsettim mi bilmiyorum inanılmaz varlıklıydı Cris'in ailesi. Cris günlerce ders parasını veremiyordu,utanıyordu ve kendisinin de artık kirayı ve alışverişi tek başına yaptığını ağzından kaçırdı. Olay yine tersine dönmüştü. Ve tüm gün evde hapisti. Son derece kıskanç bir sevgili ile. Anne babası işte o anda Cris'le ilgilenmeye başladılar;sevgiyle ve büyük ihtimalle korkuyla. Annesi babasıyla konuşmaya başladı Cris. Ben de şu andaki kafamla asla yapmayacağım konuşmalar yapmaya başladım kızla. Sevgilisi bilse öldürürdü herhalde. Git Cris, burda durma diye diye. Bir gün zırıl zırıl telefonum çaldı. Gül ben Madrid'e gidiyorum ve ama gelicem tamam mı canım benim diyerekten. Gitti. Cris'ten tam yedi sene hiç haber almadım. İki gün evvele kadar. Onu da yazıcam ama sıkıldım yazmaktan şimdilik. Okumadan post ediyorum bunu
Kucukken sahit oldugumuz seylerden baskasini yapamamak.
YanıtlaSilKiskanc babadan kiskanc erkek arkadasa...
Bekliyorum, merak ettim cok.
Donmus de kurtulmustur umarim o igrenc ahmetten. (Buyuk harf ve kesme isareti bile kullanmadim)
ayrıldı... Ayrıldığını da yedi sene sonra söyledi. Birbirimize de enerji mi yolladık nedir, hep aklımdaydın dedi. Ben de Allah biliyor ya bu kızı ara ara düşünüyor acaba nasıl diyordum. Psikoloji okuyormuş ve Türkçeyi unutmamak için bol Türk dizisi izliyormuş. Madrid'e de Türk usulleriyle yani ısrar kıyamet davet etti. Bunu da buraya yazdım iyi oldu. Devamını yazıcak enerji bulamıyorum:)
YanıtlaSilbacım sendeki bombastik hikayelerin hiç bitmemesi!! yenilerini bekliyorum. manyağa gönül düşürmenin ırkı, dini, dili yok işte. çocukken aileden yüklenen programlar ebemizi zikiyor :)
YanıtlaSilbu arada ilk paragraf bu hikayeye nerden bağlanıyor? ben onu kaçırdım bi tek. neyi kişisel almıştın ki bu hikayede?
YanıtlaSilbacım o paragraf benim yazıya o fikirle başlayıp kendimde gerekli donanımımı bulamayarak bu hikayeye dümen kıvırmamdan ibaret:) Tam her olaya laz fıkrası bulan yaşlılar gibiyim. Benim de sonum onlar gibi olmaz umarım:);ancak bunları yazmak iyi oluyor sanırım. Geçen bi arkadaşa başka birşey anlaatıyordum ,detayları unutmuşum.
YanıtlaSil