Çocukluk bir kenara annem ve babam hala gençliğimim geçtiği evde oturuyorlar ve ne şanslıyım ki odam her şeyiyle duruyor; belki bozulmayan tek şey memleketimde. Zihin çok enteresan. Denize çok yakın olan asfaltta yürürken karşıdan denizden geldiği belli olan kızlı erkekli grubu görünce aniden gençliğime ışınlandım. O gençliğin verdiği sınırsız kendine güven, biri gelse de aşık olsam hissi, o tazelik, o tatlı arkadaşlık tatlı bir meltem gibi suratıma çarptı. Sanmayın ki burda ağdalı söz sanatı yapıp klişe yapıyorum. Gerçekten yanımdan geçtiklerin parfümle karışık deniz ve güneş kremi kokusu resmen bana zamanda bir yolculuk yaşattı. Hayatımdan geçip giden çocukluk arkadaşlarımı düşündüm. Deve güreşleri, hayatla ilgili kendince ağır muhasebeler, aşklar meşkler. Birbirimizden hiç sıkılmıyor olmalıyız ki aynı ekip akşam dışarıa çıkıp yine fısır fısır... Herkes bir yere dağıldı. İlginçtir ki hepsi de evlendi barklandı. Bir ben kaldım evli olmayan . Enteresan bu gruptan da sadece birkaç kişinin düğününe davet edildim. Ama o halimle hepsini ne kadar da çok seviyormuşum anlıyorum.
O yılları böylesine tatlı geçirdiğim için mutluyum. Hayalimdeki gençlik de buydu zaten.
Onlarca arkadaşınız olur o yıllarda ama nedense herkes bir anda kayboluverir. Kime sorsak bu böyledir. Sebebi nedir acaba bu durumun? Herkes mi vefasızdır yoksa eskisi gibi dostluklar mı kalmamıştır?
YanıtlaSilVefasızlıktan değil asla. Büyüyoruz, kendimizi farkediyoruz.
YanıtlaSilNe mutlu size.
YanıtlaSil