2 Şubat 2020 Pazar

Artık buraya yazmak pek içimden gelmiyor, zaman da bulamıyorum sanırım. Belki bir dönemin sonu gelmiştir. Aslında şimdi üzelerek de farkediyorum ki gelmiş. Dilim artık o kadar yumuşak değil mesela. Çok kızgınım, öfkeliyim. Gündelik hayatımda iş yermde rahatsızlık verecek sistem insanlarıyla birlikteyim. Bir problemi yaratıp bununla yüzleşince elindeki yetkiyi kullanıp seni cezalandıran , bozuşunca selam vermeyen, görmezden gelen, ne kadar parlak olursan ol sena hakkını vermeyen kurumlar insanlar... Hakkımı söke söke alırım ben diye bir durum söz konusu değil; ancak o hakkı almaya çalışırken delirirsin. Para kazanma gibi bir bir zorunluluğum olmasın isterdim. Büyük bir lüks. İşte o zaman tüm bu kirin pasın içine girmeden tamamen kendime yoğunlaşarak buraya da şahane yazılar yazabilirdim belki.Ancak benim dilim artık çok agresif, öfkeli. Kadının kadına yaptığı , erkeğin kadına yaptığı, mevcut sistemin hepimize yaptığı... Zaten tüm bunları her gün yaşıyorken bir de gelip yazmak istemiyorum. Sanırım bir de bunları burada paylaşmak istemiyorum. Öte yandan 40 yaşına giricem. Hem bunun tribini yaşıyorum hem de kafam açılmış gibi sanki. Bir perde kalkmış ve bazı şeyler öylesine parlak görünüyor ki...Terapinin de etkisi olmalı tabii bunda. Yeni bir blog açmam, yazarsam yine gelir buraya yazarım; yıllar sonra ömrüm olur da yaşarsam dilimdeki bakışımdaki değişimi göreyim isterim. Tıpkı burada 30 yaş yazılarımı okuduğumda neşeyle gülmem gibi, 60 yaşıma gelince de 40 yaş tribine gülmek isterim. İşte böyleyken böyle. Güzel şeyler olsun artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder