4 Ağustos 2011 Perşembe

Amy sönmedi sana öyle gelmiş!

  Nil Karaibrahimgil arkadaş çevremde sevilen bir insan değil. Benim göremediğim birçok şeyi de onların sayesinde görebildim, haklılar. Neyse, geçenlerde bir Amy Winehouse yazısı yazmış kendisi. Ama yazıda Amy Winehouse'u değil yıllar önce Camdentown'da geçen bir gününü anlatıyor gibi. Hayır biz zaten biliyoruz onun ne kadar mükemmel, ne kadar Londrasever, ne kadar müzikten anlar bir insan olduğunu. Ne gerek var veda yazısı başlığı altında yine reklamcılık yapmasına? Şimdi sinirime dokunan cümleleri sıralıyorum;

    *Ne şanslıydım ki, çok yakında kozasından çıkıp devleşecek, adını ve şarkılarını tüm dünyaya ezberletecek bu küçük kadına herkesten biraz önce şahit olmuştum.( En birinci sensin, tartışmıyoruz.)




 *Alt katında oturan bir tanıdığımızın kızı, Amy'nin açık unuttuğu küvet musluğundan sızan suyla bir gün, salonunun kendi katına çöktüğünü söylediğinde artık bu hikayeler fazla gelmeye başladı bana. 




*Amy'nin ruhunun kayıp ilanı gibiydi. ( Böyle cümleleri twitter'da da kuruyorsun)


*Evinde bira kutuları, kapalı perdeler ve yıkanmamış bulaşıklar vardı. ( Şarkının adı ''back to black'' , '' ben ona resmen aşığım' değil'. O şarkılar twitt atarken yazılmıyor. O bulaşıkların hesabı kimseye düşmez, bir sanatçıya da böyle veda yazısı yazılmaz)


*Ne güzel yandın, ne erken söndün sen.(Sana öyle geliyor olmasın?)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder