Doğduğum ve büyüdüğüm yere annemleri ziyarete geldim. Çoğu Karadeniz kasabasına göre medeni bulduğum bir yer. Tabii ki çoğu Türk kasabası gibi 30 yıl önce daha medeni, daha temiz hatta daha modern bir ilçeymiş. E o zaman da insanlar dindardı ; ama anladığım kadarıyla tüm radikallik ve aşırılıktan uzak bir şekilde, çevresindeki insanlara da saygı duyarak. Temiz bir kuşak yani bahsettiğim.
Böyle bir giriş yaptım ama aslında başka bir şeyden bahsetmek istiyordum. Buraya geleli beş gün oldu ve her gün belki birkaç tane selaa veriliyor ölenlerin arkasından. Bunu ilk kez görmüyorum; hatta zaman zaman şu kelimeleri de belediye görevlisi ya da hocayla birlikte geçmişten gelen bir öğrenmeyle tekrar ediyorum ;''Cenazesi öğle namazına müteakip aile mezarlığında defnedilecektir'' Kaç yıllık öğrenme. Bu kısmı çocukken de hep tekrar ederdim. O zamanlar sela başlayınca evdekiler çok enteresan bir şey olmuş gibi önce ''Aaa biri ölmüş'' derler, ardından da kimin öldüğünü anlamak için televizyonun, radyonun ya da kendilerinin seslerini kısarlar , ''şşşt sus bir dakika'' derler ve dikkatle dinlerlerdi.
Şimdi bakıyorum da selaalar bir kaç kez verildiği için kimse öyle bir sessizlik talep etmiyor. Aslında benim dışımda çok acayip bulan da yok. Ben her defasında kalbim pıt pıt dinliyorum; aaa biri ölmüş şaşkınlığıyla. Çünkü İstanbul'da böyle şeyler yok, her gün birileri bizi ölümü hatırlatmıyor. Sanıyorum sela okunsa da ölünün şeceresini belirtmek için kimselerin onu duyma, anlama ve koşa koşa cenazeye gitmeye vakti yok.
Bu belki biraz benim sinekten yağ çıkarmam yani her şeyden bir öğreti bulmaya çalışmam; ama büyük şehirlerde yaşayıp zaman zaman hayatın gerçeklerini unuturken selaalardan da korkar hale gelmişim. Belki biraz daha yaşasam burda kayıtsızlaşıcam, ay bana da sıra geliyor kafasından uzaklaşıcam. Kim bilir?
İstanbul Acıbadem'de yaşıyorum ve burada da düzenli olarak sela okunur, ölen kişi ilan edilir. Pek çok mahallede de aynısının yapıldığını sanıyorum. Ama tabii bunu farketmek için camiye de yakın oturmak gerekiyor biraz. Aslında İstanbul'un bir çok mahallesinde hala Anadolu kasabası havasında yaşandığını düşünüyorum, özellikle Anadolu yakasında.
YanıtlaSilŞaşırdım. Ben de Anadolu yakasında ama hiç duymadım. Ya da duysam da buradaki gibi hissedecek miyim bilemiyorum. Burada her an sakin bir hayatın içinde ve özellikle daha karanlık bir tarafınız varsa daha çok düşünüyorsunuz. Bu arada Anadolu yakası hakkındaki fikirlerinize ben de katılıyorum.
YanıtlaSilKüçük yerler her zaman iyidir.
YanıtlaSilEskiden daha küçük ve yakın oldukları için takip ediyorlardır. Şimdi facebooktan öğreniyoruz zaten kimin öldüğünü. Ondandır o kayıtsızlık.