Eskiden trt'de aynı isimli bir dizi oynardı. Başrollerinde de Lale Mansur vardı. Bayılırdım. Geçen internette görünce eski bölümlerini seyre daldım. Sonra buraya ne yazatyım diye düşünürken neden evde kalma hikayemi yazmıyorum ki dedim? Sonra bunu tam olarak nasıl anlatacağımı bilemediğimden evde kaldığım gün yüzüne çıkınca eş dost tarafından ısrarla görüştürüldüğüm insanları yazarsam belki ben de biraz bu saçmalıkların üzerimde yarattığı etkiden kurtulurum dedim.
Yaşım 37 olduğuna göre tahmin edersiniz ki bu yaşa kadar birçok insanla görüşme ihtimali vuku bulmuştur. Kimisine tamam dedim, kimisinden koşa koşa kaçtım. Evet deme kriterlerim mesleğine yaşına başına göre değildi. Tamamen o anki durumuma göre. Geçen kuzenim bana janjanlı bir fotoğrafını yolla deyince de artık bu işlerden tamamen sıkıldığımı ve kesinlikle seçiçi durumunda bile olamayacağımı anladım. Fotoğraf benimle buluşması planlana zat'a gönderilicek ve eğer beğenirse benle görüştürülecekti. Tam bir kafa bozulması yaşadım ve kibar bir dille kuzenime bu işleri bıraktığımı dile getirdim. Tam da kibar değil ama isyankar bir şekilde de olabilir. Şimdi karışık anlatıcam. Benim en favori hikaye olan kekeleyen adamla başlayabilirim.
30 yaşlarındayım o sıralar. Çok ileri düzeyde de bir Norveçli'den hoşlanıyorum. Aslında adamın tipinde birşey yok. Görseniz çoğu arkadaşımın dediği gibi bu düşük omuzluyu nerden buldun diyebilirsiniz? Ama kibar,anlayışlı,ortamlarda millete hava basıcam diye senin üstüne çıkmıyan, içki içmedin diye seni tutucu sınıfına sokmayan biriydi. İşte çok temel değerleri özellikleri olan bi insan. Üstüne bir de komik falan olunca. Gelgör ki olacak iş değildi. Nişanlıydı ve sonradan öğrendiğime göre kendisine ne kadar yanık olduğumu anlattığım Amerikalı şırfıntı da ondan hoşlanıyordu ve kimbilir benim hikayeleri adama nasıl yumurtluyordu. Tam bu sırada kuzenimden bir telefon aldım. Onun babadan kuzeninin kuzeni olan Amerika'da yaşayan Boğaziçinde iki bölüm bitirmiş kuzeninden bahsetti. Ben Amerika'da asla yaşamam dedim. O da zaten Türkiye'ye dönecekti... Neyse, kuzenim deli misin Amerika'ya gidersin dedi. İşte benim kuzenin beni ne kadar tanıdığı ortadaydı. Yalnız dedi çok küçük bir şey var. Konuşurken arada takılıyor. Olabilir dedim. Takılıyo diye buluşmayacak mıydım? Güldüm...
Buluşma günü iki dirhem bir çekirdek gittim. Kadıköy'de Baylan'da buluştuk. Neyse kapıda karşılaşıp içeri girince takılmak ne kelime adamın konuşamadığını farkettim. Şimdi kırk yaşında adam ve ben de kimsenin nefesini güzelliğimle kesecek bir kız değilim. Aşırı heyecanlandığını sanmıyorum ama bariz bir kekeleme ve bir cümleyi üç dakikada kurmayı başaramama gibi bir özelliği vardı. Kendime kuzenime ve karşıdaki adama kızma sarmalında gittim geldiöm. Bir yandan da aşırı ağlamak istiyordum. Kendimi şu şekilde kurban psikolojisine sokmadan da geri kalmadım. Sevdiğim bana yüz vermiyordu ve benim de şansıma düşen işte bu adamdı. Neyse ordan kalktık kitapçıya... Yardım etmek istiyorum, izin vermiyor. Herkese yetişmeye çalışan görevliyi yirmi dakika tutuyordu. Görüştükten sonra ben bir ağlama krizine girdim. Bi yandan ne yani adam takılıyor diye biriyle olmaya hakkı yok mu, ben bu kadar hain bir insan mıyım diyorum. Diğer yandan da ama insan açık olur söyler sarkacında gittim geldim.
Kuzenime söyledim çok bozuldu. O da bilmiyormuş bu derece konuşamadığını. Facebook'a eklemişti kabul ettim. Altı ay sonra bi baktım kucağında sarı bir çocuk. Çok şaşırdım. Açtım kuzenime telefonu. Meğerse beyefendinin Amerika'da sevgilisi varmış. Kızı terketmiş ve kendini o gazla Türkiye'ye atmış ve yine meğerse kız üç aylık gebeymiş o sırada. Bu da bebeği kabul edeceğini ama kızla kesinlikle evlenmeyeceğini kendisine beyan etmiş. Benle buluşırken zaten hlihazırda bebek bekliyormuş adam. Şaşırdım ama adam adına da sevindim ve bana biraz düzenbaz hissi verdiği için de dakikasında sildim facebookumdan. Sonra Norveçli evlendi falan bu arkadaş da arkada soru işaretleri bırakarak,nasıl İngilizce konuşup bir sevgili yapmıştı mesela- eş dost ortamına hikaye oldu.
Bugun gordum.
YanıtlaSilBiri tweet atmis.
Akrabalari evlilik hakkinda cok soru sorunca, "karisindan bosanmasini bekliyorum" diye cevap vermis :)))
Hayatin daha kolay olduguna inanman lazim. Yoksa hep sarmallar, sarmallar...
Sevgilerimle,
J
sesli güldüm!! cevap gibi cevap :D
SilSanırım tabiat meselesi;tabiatım böyle
YanıtlaSilHayir :)
Silmadrid bekliyorduk, kekeme çıktı.
YanıtlaSilküçükken bende kekemeydim, bu arada.
Kekemeliğe tamam; ama benim karşılaştığım kekemeliği de amış baka bir formata dönmüştü. Kekemelik varsa tedavisi de var. Aslında madrid hikayesini yorumlarda yazmıştı. Kız döndü Madrid'e sevgilisinden ayrılarak. Bana mesaj atmış aklıma geliyorsun diye.
Silçok harika bir diziydi :)
YanıtlaSilbu hikayeyi biliyordum ama okuyunca yeniden şaşırdım: bak sen kekemeye yaa, amerika'lardan manita terkedip sonra çoluk çocuğa kavuşmalar :D gerçi bir kadının bir adamdan çocuk yapmasının ardında, görünenden öte hiçbir sebep göremiyorum: bir kadının çocuk yapmak istemesi. yani kekeme sırf damızlık olarak kullanıldı diye daha kıymetli olmadı benim nezdimde. tam tersine, zaten konuşmayı beceremiyor kondom kullanmayı öğreneymiş bari! şimdi artık ödesin faturaları.
YanıtlaSil