25 Eylül 2020 Cuma

 Öldürülen her bir kadın için çok üzülüyorum. Ölümle yüz yüze kaldıkları, kurtulmalarının imkansız olduğunu hissettikleri o an yaşadıkları korkuyu hayal edemiyorum ama bir kadın olarak da tüm bunları yaşama ihtimalimin bu ülkede çok yüksek olduğunu biliyorum. Geçen tramvayda geldi başıma. Yanıma bir adam oturunca kalktım, sosyal mesafe nedeniyle.  Kitabımı okuyordum zaten, ayakta devam ettim.Adam meğer Üsküdar durağına kadar bana küfür etmiş, metronun sesinden duymamışım. Nasıl kalkarmışım, neden rahatsız olmuşum? En son bir yer boşalınca ben adamın göz hizasından uzaklaştım. O da geçti karşımdaki boş yere oturdu ve dik dik bakmaya başladı. Allah biliyor ya ilk o zaman farkettim. Son durakta inecekken hala bana ters ters bakıyor ''Hayırdır, niye bakıyorsunuz dedim ,küfretti.Bana doğru yöneldi vurmak için, araya insanlar girdi. Avazım çıktığı kadar bağırdım, polis,polis çağırıyorum diye. Koşarak kaçtı. Nooldu? Polis mi geldi? hayır Özel güvenlik mi? hayır. Sinirimi alamadım, bağırdım arkasından hayvanoğlu hayvan diye. Başta adamlar olmak üzere bana gülerek baktılar. İçim ezildi. Kendim için, tüm kadınlar için. Adamın bana vurmaya yeltendiği an fiziksel güçsüzlüğümün o kadar farkındaydım ki... Bu çaresizlik, bu çaresizliğimin adamda yaratıığı azgınlık sinirlerimi bozdum. Birkaç kişiye anlattım, kime anlattıysam şaşırmadı, anlattıkça hırsım arttı.Elde ne var? hiç

24 Eylül 2020 Perşembe

İnstagram 1.gün

 Son günlerde yoğun instagram kullanımım, üstüne üstlük saatlerce bilgisayar başında ders vermenin bende dikkat dağınıklığına yol açtığını, sabırsızlaştırdığını görüyorum. Ayrıca o mecralar da gazımı epey aldığı için ne kitap okuyorum, ne yazı yazabiliyorum. Aptal kutusu televizyon için değil instagram için kullanılması asıl. Burayı da belki bu bahaneyle daha sık kullanmış olurum.

23 Eylül 2020 Çarşamba

Beden kayıt tutar

 Okullar başlayalı epey oldu. Online eğitimde günde yedi ders alıyor öğrenciler.  Dersler otuz dakika teneffüsler on dakika. Geçen döneme göre eba2da bir takım iyileştirmeler yapılmış. Sistem nadiren atıyor, ders süreleri azalmış. Geçen dönem çok hasta olduğum bir dönemde başlamıştı pandemi tatili ve o kadar düşüktü ki modum ve sağlığım sağlıklı bir ders işleyememiştim. Şükür şimdi daha iyiyim. Öğrencilerimi uzaktan daha çok seviyorum. Kesinlikle online eğitimde daha sabırlıyım. Geçen dönemin sonlarına doğru kendi iç sesimle öyle bir savaş halindeydim ki sınıfın içinde hem somut çocuk sesleri hem de sinsice benimkiler birbirine karışıyordu. Tabii benim sesim daha güçlüydü ne de olsa annemin, konu komşunun hatta toplumun sesiydi. Benim bunları anlamam terapiye gitmemle başladı. Daha sakin akıllılar bunları kitapları okuyarak da farkedebiliyor; ama benim özümde de hep bir onay alma ihtiyacı olduğu için bunu terapistsiz başaramazdım.


Memleketimden döndükten sonra kendimi İstanbul'da sokaklara vurdum, sosyalleştim, sevdiğim insanları gördüm. Online derslerim zaten yaz boyu bitmedi hala devam ediyor. Türkçeyi öğrenmeye çabalayan insanları gördükçe onlardan ilham alıyorum. Yabancı öğrencilerim bana çok gülüyorlar. Acaba aman neyse ne diye salıyor muyum acaba yanlarında? Bilemedim.Ne desem gülüyorlar.Öğretme şevkimi arttırıyor. Bunu keşfetmiş olmasınlar?

Çocuklarla olan derslerde sık sık diyorum ki çocuklar hata yapmadan öğrenilmez bunun kuralı budur. Bunu o kadar iyi bilmelerini, bana inanmalarını istiyorum ki. Öğretmenden onaylı hata yapma sertifikası veriyorum. Hata yaptıklarında kibarca düzeltmeye uğraşıyorum tabii her zaman bu sabırda da olmuyorum. Bin kere anlattığım şeyi yanlış yaptıklarında- öyle eski zamanlardaki gibi bağırmalar yok tabii ki-biraz asıyorum suratımı. 

Kötü bir öğretmen olduğuu düşünmüyorum. Dersimi ciddiye alırım arada komiklikler yapar, akıllarını almak için de bloggerları, futbolcuları, rapçileri takip ederim. Geçen dönem bir arkadaşım sınıfta saçma bir magazinsel konuda takılınca- galiba nadir yapılan bir spor adı idi- biri çıkıp hocam Gül hocaya soralım o böyle şeyleri çok iyi biliyor demiş. Böyle şeyler , ıvır zıvır ama gurur duydum.


Şu sıralar Beden Kayıt Tutar diye bir kitaba başladım ve sevdim. Kalınca ama akıcı; travmanın iyileşmesinde beyin, zihir ve bedenin öneminden bahsediyor...

Bitirince de buraya yazıcam. Yazmayı seviyor ama öyle üşeniyorum ki


Sağlıcaklar